© Yeraltı Haber 2021

UÇİD Başkanı Sevda Güner İklim yasası ile ilgili "İnsan bilmediğinin düşmanıdır" dedi

Sevda GÜNER

Uluslararsı Çevre ve İletişim Derneği Başkanı

“İNSAN BİLMEDİĞİNİN DÜŞMANIDIR”

İKLİM YASASI

Bugün hepimizin yaşadığı en büyük kargaşayı anlatamamak, doğru bilgiyi ifade edememek ve beraberinde gelen anlaşamamanın en büyük kaotik yanı.

İletişim kanallarının bu denli geliştiği bir zamanda her şeyin daha kolay olacağını düşünsek de daha fazla içinden çıkılmaz bir hâl almış durumda.

Bilginin yayılma şekli berrak ve net değil.

Dezenformasyon, manipülasyon, bilginin birçok sapma ile bize ulaşması iki taraf arasındaki kargaşayı daha çok artırmaktadır.

Anlatmamak, anlatmayı es geçmek, doğru enstrümanları kullanamamak, anlaşılmamak en büyük yalnızlığı oluşturduğu gibi en büyük çatışmaları da beraberinde getirir.

İklim konusunda çatışmalar; zeytinlik yazı arasındaki kavgalar, anlatamamak, anlaşılamamak ve iletişim çatışmasının neden derinleştiğini göz önüne sermektedir.

İklim yasası, bildiğiniz gibi ilk meclis turunda şok edici bir şekilde kabul edilmedi. Oysaki çok uzun zamandır gündemde olan bir yasa olarak meclisten geçirilmesi kesin gözüyle bakılan bir süreç işletilmişti.

İnsanların bir şeyi kabul ya da reddetmesi, meseleyi algılama şekli ile yakından ilgilidir.

İnsanların bilişsel süreçleri; sahip oldukları kişilik, düşünce yapısı, geçmiş yaşantıları, gelenekleri gibi her şey, karşılaştıkları olayları yorumlama biçimini şekillendirir.

Peki, asla reddedileceğini düşünmediğimiz bir durum veya bir konu nasıl olur da tam tersi bir sonuçla karşılaşır?

Her şeyden önce insanların arasında en önemli bağ iletişim bağıdır.

Anlatma, anlaşılma, anlaşma...

Toplumu bir arada tutan en önemli harç bu üçlü saç ayağına bağlıdır.

Peki, iklim meselesinde anlaşılmayan neydi?

İşin aslına bakıldığında iklim meselesi, gündemde olma şekli ile özgüveninin kurbanı oldu. Çevre ve iletişim konusunda misyon yüklenmiş olan bizler, iklim kanununun ülkeye, geleceğe gerçekten ne getirip ne getirmeyeceği konusunda daha sistemli, daha açıklayıcı, daha yalın, daha anlaşılır bir iletişim çalışması yürütülmesi gerektiği düşüncesindeydik.

Her şeyden önce iletişimin hedef kitle üzerinde bir etkisinin olabilmesi için sistemli, planlı, sürekli ve stratejik bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir.

İklim kanunu ülkemiz için ne getirecek? Bizi neler bekliyor? Biz bunlara nasıl hazırlık yapacağız? Süreç sektörler bazında nasıl yürütülecek? Sonuçları ne olacak? Bu sonuçlar hangi tedbir ve stratejilerle yürütülmekte? İklim kanunu ile gelecek olan değişimin maliyetini kim, nasıl karşılayacak?

Topluma yansımaları ne olacak? Bu yansımaların sonuçları nasıl yönetilecek? Bunun için risk yönetimi planlarımız mevcut mu? İklim kanunu kısaca bize, topluma, çalışma hayatımıza, bugünümüze ve yarınımıza neler getiriyor? Ülkeler bazında adaletli bir şekilde yürütülüyor mu?

İklim kanununun getirdiği maliyetin altından Türkiye toplumu olarak ve sektörler olarak nasıl kalkacağız?

Bizim hangi süreçlerden geçeceğimiz, bu süreçlerde kim bizim yanımızda olacak gibi birçok sorular ve bunların cevapları sınırlı cümlelere sıkışmış birkaç post çalışması arasında yapılan yayınlarla toplumun kaygısını karşılayamadığı gibi, sorularına tam olarak da cevap alamamış olsa ki kendinden emin olan iklim kanunu ilk turda red oylarıyla kabul edilmedi.

Tarihten bu yana baktığımızda insanoğlu, bilinmezlik ve belirsizliğe karşı büyük bir refleks göstermektedir.

“Gördükleri kötüyü, görmedikleri iyiye tercih ederler.”

İnsanoğlu kendini güvende hissetme, hayatta kalma, bildikleri yoldan yürüme, sahip oldukları yolu değiştirmeme konusunda büyük bir direnç gösterir.

İnsanların bilmedikleri kaygıyı, bildikleri ile değiştirebilmeniz için uzun soluklu, ciddi bir çalışma yürütmeniz gerekmektedir.

İşin aslında yürütülen iletişim çalışmalarına baktığımızda halkın ve kamuoyunun yeterince aydınlatılmadığını görmekteyiz.

“Hayat Boşluk kabul etmez, hayat belirsizliği de kabul etmez.”

Başta gazeteci ve yazar Sayın Abdurrahman Dilipak olmak üzere, beraberinde aslında ideolojilerin bir kenara bırakıldığı, sağ, muhafazakâr ve solcuların ret konusunda birleştiği bir yasadan bahsediyoruz.

İklim yasasına “hayır” diyenler, şaşırdığımız isimler arasında da yer aldı. %100 “evet” diyeceğinden emin olduğumuz, kesinlikle “hayır” deyip ekranların karşısına çıkmayacağını düşündüğümüz farklı cenahlardan insanlar, “İklim Yasası’na Hayır”da birleştiler.

Ve hâlâ daha bunun yansımaları sürüyor ve bununla ilgili sağ ya da sol merkezi fark etmeden, iklim yasası ile ilgili açıklamalar yapmaya devam ediyorlar.

Peki, halkı bu kaygıya sürükleyen neydi?

Halk, hangi soruların cevabını yeterince alamadı ve duygusal olarak kendisini hangi konuda güvende hissetmedi?

Bence Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın en başta yürütmesi gereken konulardan bir tanesi de insanların bunu reddetme sebepleri, hangi sorulara cevap alamadıkları, bu soruları nasıl yanıtlayacakları, oluşan bu kaygıyı nasıl giderecekleri gibi konulara cevap vermeleri olacaktı.

“İklim Değişikliği Başkanlığı süreç içerisinde çaba göstermiş olsa da kaygıları gidermiş gibi gözükmüyor.”

Elbette büyük bir çaba göstererek birçok sektörde, birçok kuruluşta toplantılar yaparak getirileri, götürüleri, süreç hakkında birçok bilgilendirmede bulundular.

Ama iletişim, sistemli, sürekli, yalın, açık bir şekilde yürümediği sürece ve iletişim çoklu kanallar kullanılarak hedef kitlelere ulaşmadığı sürece başarıya ulaşamaz.

Yazar ve gazeteci Sayın Abdurrahman Dilipak gibi güçlü aktörlerle beraber, onun etrafında oluşan akademik kalemler ve medyada tanınmış simalar da bu sürece eklenince, yani normalde bir araya gelemeyecek insanlar “İklim Yasası’na Hayır”da bir araya gelince, toplum bu konudaki kaygısını bir üst seviyeye çıkarmış oldu.

Etkili aktörlerin gündemi ve konuyu ayakta tutması ve sürdürmesiyle beraber hızlı bir kamuoyu oluştu. Oluşan kamuoyu baskısı, ret verme davranışına etki etti.

Burada iletişimin, kamu algısını yönetmenin öneminin ne kadar merkezde olduğunu bir kez daha görmüş olduk.

Yapıp ettiklerinizi anlatabilme kabiliyetinin gücünü asla küçümsemeyin. Herkese %100 emin olduğunuz konularda bile yarı yolda kalabilirsiniz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER