Elektrikli araç bataryalarına olan küresel talep, lityum gibi stratejik mineralleri daha da değerli hale getirirken, Afrika’nın en büyük lityum rezervlerinden birine sahip olan Zimbabve dikkatleri üzerine çekiyor. Ancak bu dikkat yalnızca maden şirketlerinin ilgisinden ibaret değil; ülke yönetimi artık bu kritik kaynağın yerel halk için doğrudan ekonomik faydaya dönüşmesini istiyor.
Bugüne kadar çoğu lityum cevheri işlenmeden Çinli ve başka yabancı firmalar tarafından ihraç ediliyordu. Ancak Zimbabve hükümeti bu gidişata dur demeye kararlı. 2027 yılına kadar işlenmemiş lityum ihracatını yasaklamayı hedefleyen hükümet, yatırımcılardan cevheri sadece çıkarmalarını değil, aynı zamanda işleyip nihai ürüne dönüştürmelerini talep ediyor. Amaç; yerel istihdamı artırmak, teknoloji transferini sağlamak ve ülkeye döviz kazandıracak sanayileşmeyi desteklemek.
Bu çerçevede Çinli Sinomine Resource Group’un 350 milyon dolarlık bir işleme tesisi kurma taahhüdü önemli bir adım olarak öne çıkıyor. Bu ve benzeri yatırımlar, Zimbabve'nin sadece maden değil, aynı zamanda batarya ve ileri teknoloji sektörlerinde de bir üretim üssüne dönüşmesi için zemin hazırlayabilir.
Elbette bu dönüşüm kolay olmayacak. Enerji arzındaki dalgalanmalar, finansman sıkıntıları, altyapı eksiklikleri ve düzenleyici belirsizlikler gibi yapısal sorunlar sürecin önündeki başlıca engeller. Ayrıca ham cevher ihracatına getirilen sınırlamaların ardından kaçakçılık faaliyetlerinde artış riski de hükümetin dikkatle yönetmesi gereken bir başka unsur olarak öne çıkıyor.
Yine de Zimbabve’nin kararlılığı net: Artık doğal kaynakların sadece dışarıya satıldığı bir ülke değil, bu kaynakları işleyerek yüksek katma değer yaratan, halkına ve ekonomisine doğrudan katkı sağlayan bir aktör olma yolunda ilerlemek istiyor. Bu yaklaşım yalnızca Zimbabve için değil, benzer zenginliğe sahip pek çok gelişmekte olan ülke için de örnek teşkil edecek nitelikte.
Yorum Yazın